anasayfa hakkimizda linkler iletisim
   
   
SİTE PLANI
Şifa Nedir
Bireysel Hizmetler
Uygulamalar & Teknikler
Eğitimler
Psişik Korunma
Aura ve Enerji Alanı
Tamamlayıcı Yöntemler
Ruhsal Şifacılar
Yazılar
Kitaplar
 
 
 
 

ŞAKRALAR, NADİLER VE YOGA FELSEFESİ

 Fadime ÇELİK

“İnsanoğlunda daha açığa çıkmamış olan beceriler mevcuttur. Bu potansiyeller henüz her insanda uykudadır. Sınırların ötesine geçmek için çabalayanlar hep var olmuştur.” diyor Motoyama ve devam ediyor.

Tantra yoga öğretilerine göre insanın üç bedeni ve onlara bağlı olan ve her biri varlığın üç ayrı boyutunda olmak üzere üç zihni vardır. Bu beden ve zihinler, farklı varlıklar değil organik bir bütünün parçalarıdır. Her biri kendi boyutu için gerekli ve bu boyuta özgü prana türü tarafından korunur. Her beden-zihinde prana akışını kontrol etmek için enerji merkezleri ve bir enerji kanalları sistemi vardır. Bu kanallara nadi, onları kontrol eden merkezlere de şakra adı verilir.

Bir şakra, her bir boyutta bir kontrol sistemi olmasının yanı sıra, fizik boyut ile astral boyut arasında ve astral boyut ile kozal boyut arasında bir karşılıklı değiş tokuş merkezi olarak işlev görür. Astral bedendeki süptil prana şakralar yoluyla, örneğin fizik boyut için enerjiye dönüştürülebilir ve orada, fizik bedene gerekli hayat enerjisini sağlar. Ancak şakralar aktive edildiklerinde daha başka yetiler de elde edilir.

Örneğin boğaz şakrası aktive edildiğinde  (uyandırıldığında, potansiyeli açığa çıktığında) astral enerji o kişi tarafından oksijen, protein, yağ vb. olarak maddeleşir. İnanılmaz uzun sürelerde toprak altında kalan ve yine de sağ çıkmayı başaran yogilerin bu dönüşümü yaptığı kabul edilmektedir.

Bunun ötesinde, şakraların çalışması yoluyla fizik enerjinin astral enerjiye ve fizik enerjinin de fizik boyut içinde psikolojik enerjiye dönüştürülebileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak şakra, beden ile zihin arasında enerji dönüşümünü kolaylaştıran bir merkez olduğu kadar varoluşun iki komşu boyutu arasındaki enerji aktarımı ve dönüşümü için bir aracı olarak da görülür.

Şakralar harekete geçirilip uyandırıldıklarında insan sadece varoluşun daha yüksek alemleri hakkında bilgilenmekle kalmaz, ayrıca bu alemlere girecek ve sonra da daha aşağı boyutları destekleyip onlara hayat verecek gücü de kazanır. Bu yedi ana şakra tarafından soğurulan prana, nadi ağı tarafından uygun şekilde ve boyuttaki üç bedene ve zihne dağıtılır.

 

Nadiler

Bazı öğretiler bedende 72.000, bazı öğretiler ise 340.000 nadi olduğunu söyler. Bunlardan 10, 12 veya 14 nadinin çok önemli olduğu kabul edilir. Bunların içinde ise üç ana nadiye özel önem atfedilir. Suşumna, İda ve Pingala. Bazı kaynaklar suşumnanın omuriliğe, ida ve pingalanın da omuriliğin iki tarafındaki sempatik sinir sistemi ana hatlarına karşılık geldiğini söyler. Upanişadlar ve diğer kaynaklara göre suşumna, omuriliğin merkez kanalında yer alır. İda ve pingalanın ise kök şakrasının iki tarafında başlayıp her iki burun deliğinde sona erdiği kabul edilir. Fizik bedendeki nadiler ile akupunktur meridyenleri temelde aynı şeyler olarak kabul edilebilirler. Upanişadlar, Hinduizmin dinsel esaslarına ait en eski yazıtları olan ve MÖ. İlk bin yılın ilk dönemlerine dayanan Vedalar’ın bir bölümü olarak kabul edilir.

Bazı yoga öğretmenleri ve araştırmacıları nadilerin, süptil maddeden oluşmuş olmaları nedeniyle aslında astral bedenin öğeleri olduklarını savunurlar. Bazı araştırmacılar ise nadilerin kan dolaşımı ve sinir sistemi ile aynı şey olduğunu iddia ederler ancak Hiroshi Motoyama bu fikre katılmaz.

 

Şakraların Uyandırılması

Şakraları uyandırmaya yönelik olan yoga hareketleri yani mudralar vardır. Bu yöntemler çok eski çağlardan beri yoga ve çeşitli ekollerde uygulana gelmiştir.  Bilinen kaynaklardan biri 10. yy’da Guru Goraknath tarafından yazılan bir kitapçıktır.

Bu kitapçıkta da anlatıldığı gibi mudra ve asana denilen beden duruşları gevşeme, konsantrasyon ve nefes egzersizlerine dayanır. Genel anlamda mudra terimi bütün şakra uyandırma yöntemlerini içerir. Bunlar sadece vücut hareketleri değil, öğrencinin içsel varlığında güçlü bir psişik etki oluşturarak ruhsal ilerlemesini kolaylaştırır. Başlıca amaç; kundaliniyi uyandırmak, astral boyutta prananın farkında olup üzerinde kontrol sahibi olmak ve çeşitli paranormal yetenekler geliştirmektir. Gelişen paranormal yetenekler aynı zamanda hem bireyin bedenindeki rahatsızlıkları giderir hem de bu birey ruhsal şifa uygulamaları yapabilir. Pranayı kendi iradesiyle süptil şakralar ve nadiler yoluyla iletebilir.

Asananın anlamı, vücut ve zihnin rahatlayıp bütünleştiği sabit bir “duruş” tur. Birkaç yüz asana günümüze kadar gelmiş ve bunlardan yalnız 84 tanesi kitaplarda tarif edilmiştir. Tantra kelimesi ise bilincin genişlemesini ve zihnin kurtuluşunu amaçlayan bir ezoterik ruhsal uygulamalar sistemidir. Uygulamada tantra, zihni ve bedeni arındırmak için asanaları, pranayama bandhaları* ve mudraları kullanır. Şakraların çalışır hale getirilmesi bu sistemin önemli bölümlerinden biridir.

Şakraları iyi bir rehber denetiminde uyandırmayan bireyleri çok çeşitli tehlikeler bekler. Öyle ki birey uyandırılmış kundaliniyi ve şakrayı denetleyemezse ölebilir. Anlatılan temel yöntem burnun ucuna bakarken her bir şakraya ayrı ayrı konsantre olmaktır. Burnun ucuna bakmak, burun deliklerinde sona eren ida ve pingala nadilerini, kök şakrasını ve kundaliniyi uyarır. Ayrıca konsantrayonun etkilerini ikiye katlayacak bir yöntemdir.

Önce pranayama uygulaması ile yani nefesin düzenlenmesi ile prana toplanır; sonra şakra belirli asanalar ve mudralarla fiziksel ve psişik olarak uyarılır; son olarak da şakra, kanalize edilmiş prana akışıyla ve doğrudan zihnin konsantrasyonuyla harekete geçirilir. Astral enerjiyi veya pranayı bilinçli olarak kullanan kişilerde prana vücudun istenilen bölümüne gönderilebilir, hatta başkalarına iletilebilir. Şifa etkisi gözlenir.

Şakraları doğru yöntemlerle uyandırıp çalışır hale getiren bir kişi, varoluşun daha yüksek evrelerine ulaşır. Şakraların açılması kişiyi ilahi dünyaya, diğer bir deyişle yüce benliğin dünyasına taşır. Bilinçaltında kalan kendini suçlama ve suçluluk duygusu zihnin dengesini bozar ve kaçınılmaz olarak ruhsal gelişmeyi engeller. Bu nedenle sadece asanaları ve pranayamayı uygulamak yetmez. Bilinçaltındaki olumsuz duyguları ve inançları da temizlemek gerekir. Mesela Kalp ve alın şakralarına yoğunlaşmak zihni temizlemek için etkili bir yöntemdir. Japon geleneklerinde de var olan oruç ve su çileciliği, vücudun metabolizmasını yavaşlatarak ve vücut işlevlerine bağlı bilinç bölgelerini sakinleştirerek üst bilincin ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

 

Hastalıklar, Ki Enerjisi ve Beden Hareketleri

Hint tıbbının klasiklerinden olan Ayurveda’ya göre insan vücudu üç “salgı” tarafından kontrol edilir. Balgam, gaz ve asit ya da safra. Bu üçünden herhangi birinin işlevindeki düzensizlik vücut metabolizmasını altüst eder ve hastalık oluşur.

Örneğin bedende bulunan gazların özellikle kol ve bacaklardaki, eklemlerdeki nadilerin tıkanmasına ve ki enerjisinin sağlıklı bir şekilde dolaşmamasına neden olduğu kabul edilir. Bu tıkanıklıkları açmak için de pratik egzersiz serileri vardır.

Çin tıbbında da meridyen teorisi vardır. Vücuttaki enerjisinin dolaştığı 12 meridyen kabul edilir. Bu meridyenlerin çoğu çapraz geçtikleri belli bir iç organla bağlantılıdır. Meridyenlerin bitiş noktaları el ve ayak parmaklarında bulunurlar ve sei (iyi) noktaları olarak bilinirler. Örneğin akciğer meridyeninin sei noktası elin başparmağında bulunur, kalın bağırsak meridyeninin sei noktası da işaret parmağının ucundadır.

Sei noktaları, ki enerjisi meridyenlere bu noktalardan girip çıktığı için çok önemlidir. Akut hastalık durumunda bu noktalara yapılan akupunktur tedavisinin hemen sonuç verdiği bilinir. El açıp kapama ve ayak parmaklarını bükme egzersizi de sei noktalarını harekete geçirir ve daha iyi bir ki yani prana dolaşımına olanak sağlanır.

Çin tıbbının en eski yazılı metni ve yukarıdaki bilgilerin asıl kaynağı olan Sarı İmparatorun Dahili Tıp Kitapçığı dizlerin ve dirseklerin gen (kaynak) noktalarıyla yakından bağlantılı olduklarını ve iç organ hastalıkları üzerinde etkileri olabileceğini belirtir. Gen noktaları ya el ya da ayak bileğinde veya sei noktası ile eklemin arasında bulunurlar. Belirli meridyenlerle bağlantılı iç organlardaki hastalıklar genelde gen noktalarında yansır ve bu noktalara tedavi uygulanması önerilir. Bu yüzden el ve ayak bileklerini büken ve döndüren egzersizler gen noktalarını çalıştırır ve on iki meridyenle bağlantılı iç organların işleyişlerini normalleştirir. Dizlerin ve dirseklerin döndürülmesi faydalıdır. Kalçaların ve omuz eklemlerinin çalıştırılmasının da benzer etkileri vardır.

*Bandha : Bandha” organizma üzerinde “pranayama” (nefes egzersizleri) etkilerini güçlendirmek için yogada kullanılan tekniklerden bir tanesidir. 

Kaynak Kitap: Şakra Teorileri, Dr. Hıroshı Motoyama, Ruh ve Madde Yayınları

 

       

Sayfa başı