anasayfa hakkimizda linkler iletisim
   
   
   
SİTE PLANI
Şifa Nedir
Bireysel Hizmetler
Uygulamalar & Teknikler
Eğitimler
Psişik Korunma
Aura ve Enerji Alanı
Tamamlayıcı Yöntemler
Ruhsal Şifacılar
Yazılar
Kitaplar
 
 
 
 

   

JOY ADLER İLE SÖYLEŞİ

 

Gülbin Kınacıgil

 

Gülbin: Biliyoruz ki Barbara Brennan Şifa Okulunun bir öğretmenisiniz. Okulunuzun amaç ve fonksiyonunu Türk okuyucular ile paylaşabilir misiniz?

Joy: Öncelikle ve en önemlisi, bu okul insanın gelişimi ve “Şifacının kendisini iyileştirmesi” ile ilgilenmektedir… Bu, başkalarına nasıl yardım edeceğimizi öğrenmenin yoludur. Barbara, yaşamda iki temel vazifemiz olduğu prensibine dayanarak öğretisini verir. İlk vazifemiz, “ Yaşam Vazifemizdir” ve bu kendimizin en derin yaralarını iyileştirmemiz demektir. Bunu başarmak için yeterince cesaretimiz olduğunda ve acımız ile karşı karşıya geldiğimizde ve eğer istersek acımızın öte tarafına geçtiğimizde, o acımızda pek çok hayırlar olduğunu görürüz, bu deneyimlerin etrafında zamanında tutunmuş olan karanlık, durgun enerjileri temizleriz ve dünyaya sunacağımız eşsiz yeteneklerimizin farkındalığına ve asıl özüne ulaşırız. Bunu büyüyerek, şifa bularak, bedenimiz dışında kendimiz hakkında pek çok şey öğrenerek başarırız. Ve bu kendi kendine şifa süreciyle, fiziksel ağrılara ya da hastalıklara neden olan ve yumuşak dokularda tutunmuş olan dirençlerimizi ve savunmalarımızı yumuşatmaya başlarız… O donmuş, geriye attığımız eski yaralarımızı ve olumsuz duygularımızı… Ve görürüz ki, öncelikle, bize lütfedilmiş olan yaralanıp incinmektedir. Kendi hayat deneyimlerimiz, yaralarımız ile olaylar ve koşullar arasındaki derin empatiyi anlama sürecimizle kendimizi geliştiririz. Böylece, kim olduğumuz ve neden burada olduğumuz konusunda daha büyük bir anlayışa vararak bu yaralardan elde ettiğimiz kazançlarla, diğerlerine kendi süreçlerinde daha kolaylıkla yardımcı oluruz. Ve de, başkalarına kendi yaralarını iyileştirmede yardımcı olmak için kendi yaralarımızdan elde ettiğimiz kazançları kullanmak şeklindeki “Dünya Vazifemize” başlarız.

Doğaldır ki, kendi yaralarımızın olduğu alanlar bizim uzmanlık alanlarımız olur. Ve böylece elde ettiğimiz bu lütuflarla dünyaya ve insanlığa hizmet ederiz.

Dünya vazifemizi yaşadığımızda, kaderimiz gerçekleşmiş olur! Barbara’nın her zaman severek söylediği gibi “Eğer arzularınızı izlerseniz, bu sizi en büyük hazlara ulaştıracaktır…” Şifa tutkunuz haline geldiğinde, bu sizin kendinizi en iyi şekilde gerçekleştirmenizi sağlayacaktır, okuldan gelen yeteneklerinizi nasıl kullandığınız ve bütünleştirdiğiniz hiç fark etmez. Sonuçta Barbara, insanları kendilerine dönmeleri, kendi iç yuvalarına ulaşmaları için eğitir ve onlar da başkalarına, bunu kendilerinde gerçekleştirmeleri için yardımcı olurlar. Bizim mezunlarımızdan avukat olanların, şifayı yasal uygulamaları ile bir araya getirdiklerini gördüm. Şifacı şeflerin, besleyicilik ve biyo-kimyasal bakış açısıyla bir bireyi beslerken ve büyütürken gıdalara bir şifa verebilme özelliği kattığını görüyoruz. Barbara Brennan Şifacılık Okulu programından çabalayarak ve zorluklarla kazanılan becerilerin hayata katılmasının ve birleştirilmesinin sonu yoktur… Bu her bireye özgü bir yoldur.

Dünyaya sadece en iyi eğitimi getirebilmek için can atan birinin yanında bulunmak müthiş bir deneyim. Barbara bunu, bize Şifa Bilimi Becerileri’ni öğreterek ve bizi sınırlarımız ve etik konusunda eğiterek gerçekleştiriyor. Şifacıların kendi terapileri, grup terapileri ve şifaları ile kendilerini iyileştirdiklerini ve meselelerini hallettiklerini ve bu süreci belgelemeleri gerektiğini iddia etmektedir… Eğiten kişi olarak hem kendimiz için, hem de gözetim altında yaptığımız şifaları (iyileştirmeleri) belgeleyerek eğittiğimiz birey için… Bu elbette ki, böylesi bir profesyonel mükemmelliğin yaratıcısıdır. Gerçekte, okulun amacı ve fonksiyonu budur

Ve tabii ki, Barbara her şeyden önce bir bilim adamıdır! Araştırmanın ne kadar önemli olduğunu bilir. Mezunlarımız okuldaki inanılmaz eğitimlerinden dolayı oldukça büyük itibar görmektedir ki ABD’deki pek çok büyük eğitim hastaneleri ve üniversiteleri, ameliyathanelerinde cerrahlarla birlikte (yan yana) çalışmaları için özellikle mezunlarımızı istemektedirler. Bu, Barbara’nın böylesi inanılmaz bir program ile kazandığı ünden dolayıdır. Mezunlarımızın ne kadar iyi eğitildiği bilinir. Okulun öğretisindeki temel ilkelerden biri şudur: ”Biz ancak daha önceden gittiğimiz yere danışanımızı götürebiliriz.” Bu ders bende kişisel olarak işe yaradı ve halen danışanlarıma bu gerçeği öğretmekteyim. Okul aynı zamanda dünyanın en ayrıntılı eğitimini vermektedir. Bana göre, okuldaki bir hafta 100.000 dolarlık bir terapiye eşdeğerdir.. Örnek olarak, okuldaki bir öğrencinin zamanı şöyle geçer:
Kişisel şifa için daha büyük bir ışıkla dolmak amacıyla öğrencilerin yeteneklerini artırmak için büyük meditasyon ve kanallaşma grupları vardır. Öğrencilere, kendi duygusal, psikolojik, ruhsal ve fiziksel iyileşmelerinde (şifalarında) yardımcı olacak ve şifa sırasında danışanlarına nasıl yardımcı olacakları ve değerlendirme yapacakları konusunda rehberlik edecek ve görüşlerini bildirecek deneyimli öğretmenlerin eşliğinde uygulamalı eğitimleri içeren ve daha küçük gruplar halindeki sınıflar ve dersler vardır.

Gülbin: Size şifa ya da iyileşme amacıyla gelen hastaların şifa süresince deneyimlediklerinden bahsedebilir misiniz?

Joy: Şimdi burada Barbara’dan bir alıntı yapmak istiyorum. Çünkü kendisi, “Işığın Doğuşu, Kişisel Şifaya Yolculuk” (Bantam Books) kitabının,’Şifanın Yedi Evresi’ adlı Yedinci Bölümünde bunu en iyi şekilde özetlemiştir:

‘‘Şifa sürecindeki insanları izlediğimde, sürecin hiçbir zaman düzgün ve akıcı olmadığını ve hatta sağlık açısından artan bir biçimde dolambaçlı hale geldiğini fark ettim. Çoğu zaman insanlar, ani bir içsel gelişim deneyimlediler. Daha sonra hastalarda sanki bir gerileme oldu. Bu noktada, sıklıkla tedaviyi sorguladılar. Pek çok kere, gelmeden öncekinden daha kötü olduklarını düşündüler. Enerji alanları gerçekten daha iyi durumda olduklarını açıkça gösteriyordu. Enerji alanlarındaki dengesizlikler oldukça azdı, organları çok daha iyi çalışıyordu. Alanları daha dengeli olmasına rağmen, yine de, dengesizlikleri daha şiddetli deneyimlediler. Hatta bazen ağrıları daha da kötüleşti. Olmakta olan şey aslında, bir zamanlar ‘normal’ olarak kabul ettikleri dengesizliklere karşı artık daha az hoşgörülü ya da dayanıklı olduklarıydı. Kısacası daha sağlıklıydılar. Ayrıca insanların iyileşme süreçlerinde farklı dönemlerin içinden geçtiklerini fark ettim. Bu dönemler, kişinin normal dönüşüm sürecinin bir bölümüydü. Şifa fiziksel değişimin yanında, zihinsel, duygusal ve ruhsal değişimi de gerektirir. Her insan, kişisel şifa süreci ile ilgili meseleleriyle olan ilişkisini tekrar değerlendirmek ve bunları yeni bir bağlamda ele almak durumundadır.

İnsanlar öncelikle ortada bir sorun olduğunu kabul etmek ve bu sorunu deneyimlemek (hissetmek) için kendilerine izin vermek zorundadırlar. Durumu inkar etmekten vazgeçmeleri gerekir. Kişinin ‘daha kötüleştiğini’ hissettiğinde, durumu inkardan vazgeçtiğini ve soruna başka bir bakış açısıyla yaklaşmak konusunda bilinçlendiğini gördüm. Hastalar çoğu zaman daha kötüye gittiklerinden dolayı kızgın olduklarını düşünüyorlardı. Aslında uğraşacak daha fazla şey olmasından dolayı kızgındılar.
Bu durumda hastaların çoğu işi kolaylaştırmanın bir yolunu arıyorlardı, kolay bir çıkış istiyorlardı. Çoğu, ‘Bunun üzerinde yeterince çalıştım’ ya da, ‘hayır, bir daha olmasın’ gibi şeyler söylüyorlardı. Sonuçta, kişi eğer daha derine gitmek istiyorsa, ‘Peki, tamam, haydi bu işin peşine düşelim’ şeklindeki ifadelerle bir sonraki aşamaya geçme arzusunu belirtebilir.

Şifa, terapi gibi kişiyi spiral bir öğrenmeye taşıyan döngüsel bir süreçtir. Kişi daha derine, gerçek benliğin hakiki ve saf doğasına ulaştıkça, her devirde daha fazla içsel- kabullenmeye ve daha fazla değişime ihtiyaç duyar. Her birimizin ne kadar derine ve uzağa gideceği tamamen kendi özgür seçimimizdir. Her birimizin bu spiral (sarmal) yolculuğu nasıl yaptığımız ve hangi yol haritasını kullandığımız yine kendimizin özgür iradesidir. Doğrusu, bu her yol için farklıdır. Her rahatsızlık, şifayı hızlandırmak açısından hastanın içinde değişimi gerektirir ve her değişim de bir terk edişi, teslimiyeti ya da hastanın bir tarafının ölmesini gerektirir - ki bu bir alışkanlık, meslek, yaşam tarzı, inanç sistemi ya da fiziksel bir organ olabilir. Böylece siz hasta / kendiniz / şifacı olarak, Dr. Elisabeth Kubler-Ross’un ‘Ölüm ve Ölmek Üzerine’ adlı kitabında anlattığı ölüm ve ölmenin beş safhasını deneyimlersiniz. Bunlar inkar etme, kızgınlık, sorgulama, depresyon ve kabullenmedir. Aynı zamanda iki safhadan daha geçersiniz; yeniden doğuş ve yeni bir hayatın yaratılışı. Bunlar şifa sürecinin doğal tarafıdır. Şifacı için en önemli olan hastayı içinde bulunduğu safhada kabul edip onu bu durumdan çıkarmaya çalışmamaktır. Evet, fiziksel bir tehlike söz konusu olduğunda, şifacı, hastaya bu durumdan çıkması konusunda yol gösterebilir fakat bu yavaş ve yumuşak bir rehberlik olmalıdır.’

Gülbin: Joy, kendi bilgi ve deneyimlerine göre bir insan varlığını nasıl değerlendiriyorsun? Kendi eğitim ve kariyerinin ışığı altında, insan varlığının tanımını yapabilir misiniz?

Joy: Bu soruya cevap olarak, şu anda şifacı ve öğretmen olarak uzmanlaştığım konuda nasıl çalıştığımla ilgili olarak bir örnek vermek istiyorum. Savaştan derin bir biçimde hasar görmüş ve etkilenmiş olan bir Babayla büyümüş olduğum için, onun travma sonrası gelişen gerilim anksiyetesi ve buna eşlik eden ve acı veren inkar edişler ve aileyi etkileyen geriye dönüşlere bağlı olarak bende sanki ‘savaş bölgesinde’ büyümüşüm gibi bir his gelişti. Şifam süresince (Brennan programının rolü ve fonksiyonu ve bundan sonraki ben ile ilgili olarak ilk soruda değindiklerime dayanarak), duygusal olarak dengesiz bir otorite figürünün olduğu bir aile ortamında büyüyen bir çocuk olarak, üzerimde yaratılmış olan etkileri ve duyguları kabul etme ve bunları itiraf etme (inkardan vazgeçme ve teslimiyet) ihtiyacımı tahmin edebilirsiniz. Deyim yerindeyse, geçmişle ilgili kendi hapishanemden gittikçe daha çok özgürleştim. Ve kendi kendimle uzlaşabildim.

Şifa buldukça, travmanın, bir insanın duygusal varlığını nasıl derinden etkilediğine ve dengesizleştirdiğine dair daha kapsamlı bir empatiye ve anlayışa ulaştım. Bu benim Albany, NY ve Manhattan’daki çalışmalarımda bir uzmanlık konusu haline geldi. Derin duygusal zorlama, travma ya da tacize maruz kalan ve sonuçta bundan dolayı istediklerini gerçekleştirmeleri engellenen bireylere karşı içten bir sempati duymaktayım. Kişinin fizyolojisini zapt eden ve sonuçta fiziksel ağrıya, korkulara, endişeye, enerjinin tükenmesine, depresyona ve stresle ilgili hastalıklara neden olan bu durumlardan duygusal olarak kurtulmalarında onlara yardımcı olmak amacıyla şifa planları ya da stratejileri geliştirmek için çalışıyorum. Bunu yaparken, temel olarak kendi hikayelerini ve geçmişlerini, tıbbi olarak aldıkları ilaçları ya da maddeleri ve hayat tecrübesi ile ilgili olarak danışanımla yaptığım sohbetleri dikkate alıyorum ve bu duyguları vücutlarında tuttukları yerleri ‘hissetmeleri’ konusunda onları yüreklendiriyorum.
Hücrelerde geçmiş travmalardan ne tutulduğunu bir kere tespit edip onunla bağlantı kurmaya ve şifa seanslarında bunu temizlemeye başladıktan sonra, fiziksel sağlık, duygusal, ruhsal ve psikolojik denge sıklıkla sağlanır! Danışanın duygusal boşluk, travma ya da rahatsızlığa bağlı geliştirmiş olabileceği pek çok hastalık şifa bulabilir (bunlarla yüzleşip bunları hissederek ve buralarda tutunan eski enerjileri temizleyerek dengeye getirilir) ve danışan yeni keşfedilmiş bir sağlık, denge ve iyilik hali deneyimler. Bu onları hayattan tat almaları yolunda özgürleştirir!

Yaşamımın ve yolumun boşa geçmediğini özellikle bildiğimden, ben bunu denemeye oldukça değer bir kariyer olarak görüyorum ve en çok ta babama teşekkür borçluyum, çünkü o erken dönem çocukluk deneyimlerim sayesinde kim olduğumu biliyorum ve başkalarına destek olabilmek ve de dengelerini sağlamak konusunda yol göstermek gerçekten muhteşem bir biçimde denemeye değer bir kariyer! Aynı zamanda ailesi Portekizli olan ve kendine özgü bir şifacı olan anneme de minnettarım. O benim aldığım eğitimi almadı, deyim yerindeyse ‘eski terbiyeden ve gelenektendi’ ve hep verdi, hep verdi ve sonunda aşırı hizmet etmekten dolayı bedenini tüketti… Bir şifacının ‘denge’ ihtiyacı konusunda ondan çok şey öğrendim ve bunu da profesyonel terapistlere, hekimlere ve her türden şifacıya öğretiyorum.
Bundan dolayı yineliyorum ki, hayatta deneyimlediklerimden dolayı şu anda ben, benim ve ebeveynlerime ve de onlardan öğrendiklerime çok minnettarım. Sizin de görebildiğiniz gibi bu benim şifa ve eğitim uygulamalarımı şekillendirdi.

Daha açık olmak gerekirse, kendi şifa sürecimizden bir kez zor bela geçtikten ve bize özgü olanın farkına vardıktan sonra, benzer yolu, yaşam deneyimi ya da yarası olan insanlar, danışanlar ya da öğrenciler, onlardan önce yolu açmış olanlara doğru doğal olarak çekilirler. Tüm tıkanıklıklarımızı, korkularımızı, acılarımızı temizlemek için sürekli çalışarak ki böylece kişisel özgürlüğümüze kavuşabiliriz, yolu gerçekleştirmek üzere temizleyip açan bir şifacıya benzeyebiliriz ve ancak bundan sonra ellerimizi başkalarına doğru açıp onlara ulaştırabiliriz… Ve kendi şifa sürecimizden bunun nasıl gerçekleştiğinin farkında olarak, onların da ellerini diğerlerine ulaştırmalarına yardım ederiz.

Gülbin: Sağlığın bir bütün olarak ele alınıp korunması ve de hastalıkların ve rahatsızlıkların kökeni konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Joy: Ah! Bu soruyu da çok sevdim. Dengenin gerekliliği ile ilgili olarak, Annemden ve Barbara ile olan eğitimlerimden kişisel olarak çok şey öğrendim. Tüm hastalıkların ve dengesizliklerin, bir şeyleri ya da yaşamlarımızın bazı taraflarını dengelememiz gerektiği konusunda bize mesaj veren birer lütuf olduğuna inanıyorum, dilerseniz buna “kırmızı-bayrak sistemi” de diyebilirsiniz. BBŞO’ undaki şifacılar, insan enerji alanı ve anatomisi, şakra sistemi ve bunların hastalık ve rahatsızlıklarla olan bağlantıları konusunda aldıkları bilgilerle, bu farkındalığı danışana ya da hastaya sağlayacak şekilde eğitilirler. Aynı zamanda bunun danışanın hayatının her yönünü nasıl etkilediğinin farkındalığını da oluştururlar. Şifacılar, danışanların eskiden inkar içinde oldukları alanları dengelemek hususunda danışana yardımcı olmada özellikle ustalaşırlar ki bunun sonucunda danışanların, dengelerini bozan ve bütünsel sağlık ve kavrayışını etkileyen şeyi seçmesi (yukarıda belirttiğimiz gibi) ve bundan Bu durumda bizler şifacılar olarak, BBŞO‘undaki eğitimlerimizde öğrendiğimiz şifa teknikleri ile ve eğitildiğimiz biçimde dengeyi ve bütünlüğü temin etmek için danışana şifa seansında yardım ederiz. Şifa seansı iki aşamalı olabilir. Bazı değişimler oluşturması için danışana verilen telkinlerle birleştirilen restoratif şifa uygulaması ki bu değişimler hayatlarındaki o dengeye (ki bunu duymaya hazırdırlar) ve şifa çalışmasını sürdürmeye yardımcı olmak ve bütünlük içindir. Bu, bir destek ve şifa takımının bir parçası olarak danışanla bir ortaklık yaratır ve bu ortaklık zaman zaman doktoru, masaj terapistiyle vb. ile aracılık sağlar.
Fakat bilin ki her şifa bir ‘kişisel şifadır’. Danışan şifacının seans sırasında ona kanallık ettiği şifa enerjilerine teslim olabildiği ve kendini açabildiği oranda şifa alacaktır. Enerji danışanın izin verdiği yere kadar gider. Danışanın bunu öğrenmesi onu güçlendirici mahiyette bir önem taşır. Bu durumda, danışana, sorumluluğun kendinde olduğunu, Barbara’nın kitaplarında bahsedildiği gibi hür iradeye sahip olduğunu, şifa seçimini kendisinin yapacağını mütevazi bir şekilde hatırlatırız. Bu bilgiyi vermeden önce, kendilerini ‘güçsüz’ ya da koşulların bir kurbanı olarak hissedebilirler ya da bedenlerinin kendilerine ihanet ettiğini düşünebilirler.

Gülbin: Okulunuz dünyanın çok tanınmış, iyi bilinen ve itibar gören okullarından biri. Şifaya ve kendini benzer amaçlara adamış okulların ve kuruluşların gelecekte dünya üzerinde şifa ile ilgili rolleri ve fonksiyonları ile ilgili beklentileriniz nelerdir?

Joy: Aslında ilk sorunun cevabına dönüyoruz. Daha iyi eğitilmiş şifacılar; kendilerini iyileştirme konusunda, kendi uzmanlık alanlarını ve özelliklerini keşfetmekte ve bunları kendi ülkelerindeki topluluklara, şehirlere, kasabalara vs… taşımaktadırlar ve yeni şifa paradigması konusunda daha çok insan eğitilmektedir ki Barbara bunu “Tam Spekturum Şifası” olarak adlandırıyor. İnsanı bir Bütün olarak ele alıyor. Bu nedenle, iyi eğitim almış olan şifacılar, bir hastanın daha iyi sağlık ve dengeye kavuşmasında ortaklık yaptığımız dünya eğitiminde yardımcı olurlar.

“Tam Spekturum Şifası” iyi bir sağlık için bir takıma ihtiyaç duyan bir hastaya hitap eder. Örneğin tıp doktorları, beslenme uzmanları, akupunktur uzmanları, diş hekimleri, psikologları ve şifacıları. Hep birlikte, hastaya, beden, zihin, duygular ve ruh olarak kim olduğunu hatırlamasında yardımcı olan muhteşem bir takım oluştururlar. Bu insan varlığının tüm seviyelerini etkiler. Daha bütünsel ve kapsayıcı seviyede… Bu şekilde insan nesli her açıdan ele alınır, tanınır ve desteklenir. Bu da, Barbara’nın öğrettiklerinin bana kazandırdığı bakış açısına göre, tam spekturum şifasını ya da ‘holografik şifayı (iyileşmeyi)’ sağlar.

Ve şüphesiz bu tüm dünyanın, bir insanın, bir ailenin, bir topluluğun aynı zamanda şifa bulmasına yardım eder. Bu “Hayat gölü” kavramıyla örtüşür. Bunun dalga etkisi vardır ve hepimizin şuurunu titreşimsel olarak yükseltir. Örneğin Türkiye’deki topluluğun şifa ile böylesi ilgilenmesi, bu yolda başkalarına yardım etmesi ve bunu tıbbi mesleklerle ve alanlarla birleştirmesi ne kadar muhteşem. Benim anlatmak istediğim de budur. Tüm yaptıklarınız ve beni Barbara Brennan Şifa Okulu hakkında konuşmaya davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Ve unutmayın, Almanya’daki Avrupa Okulumuza yakın olduğunuz için şanslısınız. Lütfen daha çok bilgi için sitemizi, www.barbarabrennan.com’u ziyaret edin. Gülbin, sana ve güzel şifacı grubuna şükranlarımı sunuyorum.

 

-Joy Adler B.S.H.P.

Brennan Science Healing Practitioner &

FBSH Workshop Leader for The Barbara Brennan School of Healing

 

Joy Adler 15 yıldır şifacı, öğretmen ve öğrenci danışmanı olarak özel uygulamalar yapmaktadır. Hem Manhattan, NY, hem de Albany, NY’da, özel muayenehanesi vardır. Joy ‘Sage Üniversitesi’nde ‘Kitlesel Haberleşme ve İletişim’ alanında kariyer yapmıştır ve Barbara Brennan Şifa Okulunun mezunu ve eski öğretim üyelerindendir. Radyo ve televizyonlarda ‘Bütünsel Sağlık’ programları da yapmış olan Joy, Albany, NY’daki , ‘Doğal Sağlık Merkezi’nde sağlık ve duygusal gelişim konusunda eğitimler vermekte ve aynı zamanda BBŞO için öğrenci danışmanlığı yapmaktadır.

Joy sahip olduğu psikoloji bilgilerini, enerjisini ve yeteneklerini, en büyük özlemlerini ve isteklerini gerçekleştirme konusunda çeşitli duygusal tıkanıklıkları olan kişilere yardım etmek amacıyla kullanmaktadır. Joy, Barbara Brennan’ın çalışmalarını ve okulunu insanlara tanıtmaya yardımcı olmak amacıyla, Şifa Biliminin Temel Prensipleri adlı hafta sonu seminerlerini yürüterek, BBŞO’nu bir elçi olarak temsil etmeye devam etmektedir. Şu anda Florida, Almanya ve Japonya’da olmak üzere üç ayrı yerde Brennan Şifa Bilimi Okulları bulunmaktadır. BBŞO, Birleşik Eyaletler’deki Florida Tıp Kurulu tarafından dünyada lisans verilen ve üniversite statüsünde kabul edilen tek şifa okuludur.

Bilgilerini ve deneyimlerini bizlerle tüm samimiyeti ve içtenliği ile paylaşan ve yüreğindekileri bize açmaktan çekinmeyen Joy Adler’e teşekkür ediyoruz, sevgi ve şifa dolu bir hayat diliyoruz.

   
       

Sayfa başı