|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dr. HİROSHİ MOTOYAMA
Dr. Hiroshi Motoyama, 1925 yılında Japonya’daki Şodo
Adası’nda doğmuştur. Tokyo Eğitim Üniversitesinden Felsefe ve klinik
psikoloji dallarında doktora derecesiyle mezun olmuştur. Dr. Motoyama, deneysel yöntemlerde eğitim görmüş bir bilim
adamı ve deneyimleri yoluyla derin bir felsefi bilgi edinmiş olan bir
psişiktir. Yaklaşık elli yıldan beri yoga yapan ve yoganın kazandırmayı
hedeflettiği ruhsal içgörüleri hayata geçiren gerçek bir ruhsal
şifacıdır. Tokyo’daki Tamamitsu Tapınağının başrahibi olup ruhsal
danışmanlık da yapmaktadır. Motoyama, merkezi Tokyo‘da olan Din Psikolojisi Enstitüsü,
bir araştırma merkezi ve bir de uluslararası Din ve Parapsikoloji
Birliğinin kurulmasını temin etmiştir. Bu enstitünün Amerika ve başka
ülkelerde de şubeleri vardır. Şubeler aracılığıyla dünyanın dört bir
yanındaki üyeleri din ve parapsikoloji alanında araştırmalar
yürütmektedir. Bu alandaki çalışmaları nedeniyle UNESCO onu 1974 yılının
önde gelen on parapsikoloğundan biri seçmiştir. Motoyama, insanın enerji bedenlerinin ve enerji bedenlerdeki
enerji merkezleri olan şakraların varlığını ölçebilen cihazlar
geliştirmiştir. Durugörü yeteneğiyle algılayabildiği duyular ötesi
gerçekliği insanlık için görünür kılmayı vazife edindiğini söylemekte ve
bu yolda çalışmalarını sürdürmektedir. Bilimsel çalışmalarındaki yol
göstericiliğin, alın şakrasına yoğunlaşmak suretiyle edindiği bilgeliğe
dayanmakta olduğunu itiraf etmektedir. Bilimsel
araştırmalarında fizyolojik kayıt aygıtları olan AMI, Şakra Aleti ve
diğer bazı cihazları kullanmaktadır. Bu aletleri kullanarak uzun yıllar yoga çalışmış insanlardan
çıkan ışığı ve şakraların elektriksel varlıklarını ölçmüştür. Bunu,
karanlık bir odada düşük ışık düzeyli bir kamera yardımıyla yapmıştır.
Motoyama AMI ve Şakra Aleti sayesinde sıradan bireyler ile
yogilerin ve üstatların poligrafilerini ve EKG’lerini kaydedip
karşılaştırmıştır. AMI testlerinin sonucunda elde edilen bulgularda, psi
yetenekleri duyular dışı algılama temelli olanların mide, dalak, böbrek
ve idrar kesesi meridyenlerinde gözle görünen farklılıklar tespit
etmiştir. Şakra Aleti ile Asya’da yoga çalışmaları yapmış olan Dr.
Tebecis üzerinde inceleme yapmıştır. Dr. Tebecis’in denek olduğu
çalışmada solar pleksus ve kalp şakraları seçilmiş. Bu şakraların
önündeki elektrik titreşimleri toplam üç dakika boyunca gözlenmiş. Her
biri bir dakika olmak üzere üç farklı devre gözlenmiş. Şakraya konsantre olmadan önceki devre, konsantrasyon
sırasındaki devre ve konsantrasyon sonrasındaki devre. Şakraya
konsantrasyon sırasında, konsantrasyon öncesi ve sonrasındakine göre
artan ölçüde bir titreşim yoğunluğu izlenmiştir. Bu, “bir şakraya
zihinsel yoğunlaşmanın onu harekete geçirerek artan oranda enerji
yaymasını sağladığı” yolundaki kadim bir düşünceyi destekleyen deneysel
bir kanıttır.
Motoyama kendisi
hakkında şunları söylemektedir: “Ruhsal gerçeklik bana çok erken yaşlarda tanıtıldı. Her
ikisi de kendini ruhsallığa adamış olan öz annem ve sütannem dört
yaşımdayken beni doğduğum yer olan Şodo Adası’nın dağlarındaki
tapınaklara ve kutsal yerlere götürmeye başladılar. Bana Budist
sutraları söylemeyi ve Şinto dualarını öğrettiler. Üçümüz saatlerce
bunları söylerdik. Ayrıca beni dinsel çilecilik bakımından yüksek enerji
merkezleri olarak bilinen Kobo Şelaleleri gibi yerlere de götürdüler. Bu
noktayı özellikle çok iyi hatırlıyorum. Gün ortasında bile karanlık
olan, su yılanlarıyla dolu sık ağaçlı ormanlık bölgeden geçen sekiz
kilometrelik bir yürüyüştü. Bunu oldukça korkutucu bulmuştum. Annemle ve sütannemle geçen bu zaman sırasında insan olmayan
ve daha yukarı boyutlarda bulunan varlıkların varlığını öğrendim ve
deneyimledim. Üst boyutların gerçekliğine ulaşmamı sağlayan şey, bu
ortam ile karmamın birleşerek oluşturduğu etki olmalı. İşte bu yüzden,
otuz yıl önce yoga yapmaya başladım. Yoga pratiklerinin yanı sıra
uyguladığım nefes egzersizleri ve bazı özel uygulamalar sayesinde her
bir şakramı tek tek uyandırarak şakralarımın uyanmasıyla kazandığım
çeşitli ruhsal melekeleri kullanmaya başladım. Kök şakramın uyanması ile omurgamdan başıma inanılmaz bir güç
yükseldi. Sadece bir iki saniye sürmesine rağmen vücudum yerden birkaç
santimetre yükseldi. Bu, kundalini enerjisinin suşumnadan geçerek
başımın üstüne yükselişini ilk yaşadığım andı. Karın şakramın uyanması ile sık sık rüyamda olacak olanları
görmeye, istem dışı telepati gibi duyular dışı algılama deneyimleri
yaşamaya ve dileklerimin anında gerçekleştiğini fark etmeye başladım. Solar pleksus şakramın uyanması ile çok güçlü durugörü,
telepati ve ruhsal içgörü gibi duyular dışı algılama yeteneklerim
gelişti. Bu dünyayı ve ruhsal dünyayı adeta birbirine geçmiş gibi
görüyordum. Kalp şakramın uyanması ile hem psişik enerji yayma, hem de
psişik şifa yeteneklerimin farkına varıp bunları kontrol etmeyi
öğrendim. Kendi ruhsal enerjim ve astral bedenim, başka birinin bedenine
girmeye ve onun bedeninde iyileştirici etkiler sağlamaya muktedir hale
geldi. Ayrıca varlığımı, tedavi etmek istediğim insanları da içine dahil
edecek şekilde genişletebiliyordum. Diğer insanlar da benim genişlemiş
olan varlığıma girebiliyor ve benim içimde yaşayabiliyorlardı. Kalp şakramın uyanmasıyla birlikte psikolojik durumumda da
bazı köklü değişiklikler oldu. Özellikle dünyasal şeylerden
uzaklaştığımı fark ettim. Solar pleksus şakramın uyanmasından sonra
durugörür ve telepat oldum, duygularım daha zengin ve kontrol edilebilir
olduğu halde kendimi dünyasal gerçeklikten tamamen koparamıyordum. Kalp
şakramın uyanmasıyla birlikte her şey hakkında sürekli bir iyimserlik
hissetmeye başladım. Bütün olayların onları bekleyenlerin başına
geldiğini, kötü zamanların sürekli olmadığını ve kötüden sonra her zaman
iyinin geldiğini derinlemesine hissetmeye başladım. Sadece iyi ve
kötünün her şeyin içinde ve dışında aynı zamanda mevcut olduğunu
görmekle kalmayıp bu ikililiğin ötesinde bir dünya olduğunu da görmeye
başladım. Dünyasal şeylere bağlılıktan kurtulunca huzur buldum ve zihnim
özgürleşti. Bu gerçek özgürlüğün zevkini bir kez yaşayanlara bu ikili
dünya çok anlamsız görünür. Bu şakramın uyanmasından sonra dileklerim
anında ve kendiliğinden gerçekleşmeye başladı. Boğaz şakramın uyanması ile harika ve derin bir
bağlantısızlık ve özgürlük duygusu yaşadım. Bu tutumla geçmişi, şimdiyi
ve geleceği, aralarındaki ayrımı aşarak aynı boyutta görebiliyordum.
Tapınak üyelerine ruhsal danışmanlık yaptığımda onların önceki
yaşamlarını, o anki durumlarını ve geleceklerini sürekli bir akım
halinde görebiliyordum. Alın şakramın uyanması ile kendimi genişlemiş ve derinleşmiş
bir bilinç halinde buldum. Bazen süper bilinç olarak anılan, yukarı
boyuta ait bir bilinç hali. Bu durumdayken geçmiş, şimdi ve gelecek
eşzamanlı olarak bilinebilir. Nesnelerin özü, diğer insanların, önceki
yaşamların, ulusların ve dünyanın karması açıkça görünür. Çok sayıdaki
bilimsel çalışmam alın şakrama yoğunlaşmak suretiyle edindiğim bu
bilgeliğe dayanmaktadır. Alın şakramın uyanmasından sonra ruhların çektiği acıların
farkına vardım ve onlar adına Tanrı’ya dua ederek özgürleşmelerine
yardım edebilir hale geldim. Tepe şakramın uyanması ile astral bedenim başımın tepesindeki
“Brahman Kapısı”ndan çıkabilir hale geldi. Tepe şakramın uyanmasından
sonra alt şakralarımın uyanmasıyla ortaya çıkmış olan yetenekler daha da
güçlü hale geldiler. Tepe şakram gittikçe artan bir oranda faal hale
geldikçe aşağıdaki yeteneklere sahip oldum. -başkalarının vücuduna girip onları etkileyebilme yeteneği -varoluşumu genişletmek ve başkalarını ona dahil etme
yeteneği -karmanın ve vücudun sınırlamalarını aşarak özgürce çalışma
yeteneği -ilahi güçle birliğin bahşedilmesi yeteneği R.B. ve M.Y. ile ve AMI ve şakra Aleti’nde yapılan kayıtlar,
şakralardaki psişik enerjinin fiziksel boyutta enerji yaratabileceğini
ya da var olan enerjiyi söndürebileceğini gösteriyor. Bu iki özellik çok
önemli ve daha ileri düzeyde kanıtlanabilirlerse modern fizikteki
enerjinin Korunumu Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç
duyulacaktır. Bu sonuçlar, psişik şifanın özellikle ruhsal ameliyatlar gibi
etkileyici bir yönünü anlamada da ipucu oluşturabilir. Psişik enerjinin
fiziksel boyutta var olan bir enerjiyi söndürebildiği doğruysa, o zaman
madde de psişik enerji tarafından söndürülebilir ya da “çözülebilir”. Bu
mekanizmayı kullanarak bir psişik cerrahın elleri hastanın vücudunda
geçici bir giriş açabilir ve parmaklarından yayılan psişik enerjiyle
hastalıklı bölgeleri yok edebilir. Daha da ötesi, psişik enerji fiziksel enerjiyi yaratabiliyor
ya da söndürebiliyorsa, fiziksel dünyanın zihnin bir tezahürü olduğu ve
zihnin maddeyi kontrol edebildiği yolunda söylemleri olan geleneksel
dinsel öğretilerin insanlığın çoğunluğu tarafından şimdiye kadar farkına
varılmayan bir doğruluk taşıdığı anlaşılabilir. Bana öyle geliyor ki, psişik enerjilerin yapısı hakkındaki
araştırmalar devam ederse maddeye, zihne ve bedene, kısaca insanlara ve
dünyanın kendisine bakışımız önemli ölçüde değişecektir. Not:
Bu yazı, yazarın Ruh ve Madde Yayınlarından çıkan “Şakra Teorileri” adlı
eserinden derlenmiştir. Yazarın aynı yayınevinden çıkan diğer kitabının
adı ise “Karma ve Tekrardoğuş” tur. |
|||||||||||||||||||||||||||||||