anasayfa hakkimizda linkler iletisim
   
   
   
SİTE PLANI
Şifa Nedir
Bireysel Hizmetler
Uygulamalar & Teknikler
Eğitimler
Psişik Korunma
Aura ve Enerji Alanı
Tamamlayıcı Yöntemler
Ruhsal Şifacılar
Yazılar
Kitaplar
 
 
 
 

HARRY EDWARDS

(1893 – 1976)

 

Harry Edwards 1893 yılında Londra’da doğdu. Bir ailenin 9 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babası bir matbaacı, annesi bir terziydi. Harry Edwards gençliğinde, matbaacılıkta yedi yıl süren çıraklık süreci boyunca politikaya da ilgi duymaya başladı. Bu ilgisi uzun yıllar devam edecekti. 1914 yılında Orduya katıldı ve bir süre sonra yüzbaşılığa terfi etti. Askerlik yaptığı sürenin bir bölümünde İngiltere dışında görev aldı.

 

harryheals.jpg (16851 bytes) 1921 yılında İngiltere’ye dönerek, ailesi Balham’da yaşadığı sırada tanıştığı Bayan Phyllis ile evlendi. Birlikte bir kırtasiye dükkanı açtılar ve Balham’da matbaacılık yapmaya başladılar. Aynı zamanda politikaya olan ilgisi onu birkaç yıl süresince çeşitli vesilelerle parlamento ve mecliste yer almaya yöneltti.

Harry Edwards, “Ruhsal Şifa” adlı eserinde şifacılık yeteneğinin farkına varmasını şöyle anlatır: “Ben bendeki şifa potansiyelinden hiç umulmadık bir şekilde haberdar oldum. 1935’den önce liberal yanlısı bir parlamento adayı idim. Barış ve sosyal güvence için çalışma arzusu ile yanıp tutuşuyordum. ‘Ruhsal şifa’ hakkında en ufak bir düşünce taşımıyordum. Şüphesiz spiritüalizmden haberim vardı. 1922’de katıldığım ve beni ziyadesiyle etkilemiş olan bir kilise ayini dışında, spiritüalizmi hayli kritik eden bir gözle bakmaktaydım. Aslında onu, aslı astarı olmayan, doğaüstü hakkındaki temelsiz inançtan pek farklı bir şey gibi görmüyordum. O zamanlardaki tutumum dine pek az önem veren bir rasyonalistinki gibiydi.

1935’de bir arkadaşım, oturduğum yere yakın bir evde yapılan bir spiritüalistler toplantısına gelir miyim diye sordu. Açık bir zihinle, fakat kolayca kanmamak ve her şeyi sağduyunun ışığı altında inceleme kararı ile gittim. Şifacılardan, şifa kabiliyetim olduğunu bildiren birkaç mesaj aldım. Sonra iki ayrı grup toplantısına daha katıldım, oralarda da yine şifa kabiliyetimi kullanmam için teşvikler aldım. Arkadaşım bana, bir erkek arkadaşından bahsetti. Hasta çok hızlı ilerleyen akciğer zarı iltihabından ölmek üzere idi. Ağır kanamalar oluyordu. Uzun süre yaşaması beklenmiyordu. Şifa alması ve iyileşmesi için, bu hastanın üzerinde hep birlikte konsantre olduk. Ben bunu yaparken, zihnimde, sıra ile dizilmiş karyolaları ile bir hastane koğuşu manzarası belirdi. Uçtan ikinci yatakta bizim hastamız yatıyordu. Daha sonra, bana verilmiş olan vizyonun aynı ile doğru olduğunu öğrendim.

Bir hafta sonra karşılaştığımızda, hastamızın nasıl olduğunu sordum. Akciğer zarı iltihabının kaybolduğunu, vücut ısısının normale düştüğünü, kanamanın durduğunu öğrenip memnun oldum. Konsantrasyonlarımıza devam ettik. Neticede üç hafta içinde adam o kadar iyileşti ki, onu nekahethaneye gönderdiler. Oldukça kısa bir süre sonra işinin başına döndü.”

 Bir sonraki hastası ileri aşamada bir kanser hastasıydı. Ancak o da Harry Edwards’ın yardımı sayesinde işine geri dönebilecek kadar iyileşmişti. Bunun gibi pek çok benzer vaka sonucunda medyanın ilgisi arttıkça Harry Edwards’ın ruhsal şifacılık konusundaki ünü de bir o kadar artmıştı. Şifacılık artık Harry Edwards’ın hayatının önemli bir parçası haline gelmiş ve matbaacılık işini sürdürmesine engel olmaya başlamıştı. Akşamları ve hafta sonları şifacılık çalışmaları yapıyor, evinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor, artan oranda şifa talepleri alıyor ve ardından hastalarından iyileşme haberleri ve teşekkür mektupları geliyordu.

2. Dünya savaşının patlak vermesinden sonra, Harry, silahlı birliklere -hatta kendi oğluna da- şifa vermek amacıyla Milis Teşkilatına katıldı. Evinin bombalanması ve uzaktan şifa verdiği tüm hastalarına ait kayıtlarının yok olmasına rağmen, şifacılık çalışmalarına devam etti. Savaştan hemen sonra Stoneleigh’e taşınması sonrasında evinin salonunu adeta bir şifa yurdu gibi kullanmaya başladı. Bu süreç boyunca uzaktan şifadan faydalanmayı sürdüren hastaları yeni yerini öğrendikten sonra onunla tekrar bağlantıya geçtiler. Harry Edwards Balham’daki işine devam ediyordu ancak 1964 yılında şifacılık hayatının artık en büyük parçası haline gelmişti. Erkek kardeşi matbaacılık işini devraldı. Harry Edwards da kız kardeşi ve kız kardeşinin kocasının yardımlarıyla çok büyük bahçeler ve ağaçlık araziler içinde yer alan Shere’de büyük bir ev olan Burrows Lea’yi satın aldı. Bu eve karısı, çocukları, kız kardeşi ve onun eşi ile birlikte taşındı. Alt katta büyük bir bölüm ofis haline getirilirken, bilardo salonu genişletilerek şifa mekanı haline getirildi.

Pek çok insan, uzaktan şifa isteyen kişilerin mektuplarına yanıt vermek, yardım isteyen yöre halkına yardım etmek ve Harry Edwards’ı ülke genelinde randevularına araba ile getirip götürmek üzere istihdam edilmekteydi.

Bakanlık yaptığı dönemde haftada 10.000 mektup alıyordu. 1948 yılında Manchester’da 6000 kişinin katıldığı bir şifa uygulaması gerçekleştirdi. Bu, kendisinin Newcastle’dan Amsterdam’a pek çok platformda kollarını sıvayarak karakteristik mizah anlayışı ve alçakgönüllülüğü ile farklı yaşlardan ve farklı geçmişlerden birçok insana şifa verdiği benzer uygulamalardan sadece bir tanesi idi. Bu dönemde pek çok sayıda tanınmış kişi de ondan şifa alarak halkın önünde şifanın etkinliğine tanıklık etti. En meşhur şifa seanslarından birini 1951 yılı Eylül ayında Londra Royal Festival Hall’da çok kalabalık bir izleyici kitlesi önünde gerçekleştirmişti.

Kendileri şifacı olan ya da Harry Edwards ve diğer birçokları tarafından gerçekleştirilen ruhsal şifanın etkinliğini kabul etmeye hazır olan pek çok rahip ve doktorun varlığına rağmen tıbbi kuruluşlar ve kilise, ruhsal şifanın bu artan ününden haberdar olmuşlardı ve bunu alenen reddediyorlardı. 1953’te ilahi iyileşme ile ilgili bir ‘Başpiskoposlar Komisyonu’ bu konuyu araştırmak üzere kuruldu. 1954’te Harry Edwards Komisyonun detaylı bir biçimde incelemesi için vaka sahiplerinden izin alınarak belgelenmiş kanıtlar sundu. Papazlar ve Tıp Uzmanları konu ile ilgili araştırma yaparken kendisi Albert Hall’de 6000 kişi önünde –ki komisyon üyelerinden bazıları da izleyiciler arasındaydı- kendisinin isimlendirdiği ‘Saat 10’ İyileşme Dakikası uygulamasını gerçekleştirdi.

Komisyonun nihai raporunda ne kilisenin ne de tıp kurumlarının başka bir aracı ile başarılı iyileşme süreçlerinin yaşanabileceğini kabul etmediği yer aldı. Bu görüşün aksini kanıtlayan pek çok belge, birçok iyileşme vakasının araştırmanın konusu dışında olduğu öne sürülerek görmezden gelindi. Şaşırtıcı bir şekilde, Harry Edwards’a hiçbir zaman kendi vakalarının tıbbi değerlendirmeleri de gönderilmedi. Söz konusu engellemeye rağmen Harry Edwards’ın ve ruhsal şifacılığın ünü o günden bugüne büyümeye devam etti ve dünyanın her yerinden çok sayıda insan onun kurduğu Şifa Yurdu ile bağlantıya geçerek verilen şifa yardımlarından faydalanmayı sürdürdü.

Harry Edwards 1976’da ruhsal aleme göç etti. Ancak 1966’da kurduğu ve bir hayır kurumu olarak tescil ettirdiği şifa merkezi tüm dünyadan binlerce insana şifa dağıtmaya devam etmektedir.

 

Aşağıda Harry Edwards’ın ruhsal şifa çalışmalarından üç vaka kaydını okuyacaksınız.

 

Vaka 1

 

 “Ruhsal rehberlerin hasta kısımlardaki yoğunluğu nasıl değiştirdiklerine dair iki örnek aşağıdadır.

Bir hastanın gırtlağında tümör vardı. Durum apaçıktı. Hasta konuşamıyor, lokma yutamıyordu ve tüp ile beslenmekteydi. Doktorlar durumu ameliyat edilemeyecek kadar vahim bulduklarından, hastaya bakım gösterme dışında hiçbir şey yapılamayacağına karar vermişlerdi. Hastanın karısı ruhsal şifa istemek üzere telefon etti. Biz de onun için dua ederek rehberlerimizden şifa talebinde bulunduk. Bunu takip eden gece hasta; gevşek, yumuşak bazı maddeler kusmuş. Şu önemli noktaya dikkat etmek gerekir ki, bu maddelerin yapısı çok sulu ve hastanın gırtlağındaki tümörün katı et gibi yapısına benzemiyormuş. Kusmalar bittikten sonra açıkça görüldü ki tümör kaybolmuştu. Hasta konuşabilmeye başladı, çok geçmeden lokmalarını yutabiliyordu.” (Sayfa 85)

 

Vaka 2

İkinci vaka, karnında ilerlemiş safhada bir kanser olan bir kadına aittir. Karnı açılmış ve ameliyatı imkansız görülmüştü. Hastalık vücudu sarmıştı. Hastanın karnı dikildi ve son günlerini geçirmek üzere evine gönderildi. Ona verilen tek ilaç ağrılarını azaltmak için yapılan morfindi. Onu görmem için beni götürdüklerinden sonra, yirmi dört saat süre ile hastanın makatından acayip nitelikte birtakım akıntılar gelmiştir. Birkaç gün içinde ayağa kalmış, ev işleri ile meşgul olmaya başlamıştır ve senelerce yaşamıştır. (Sayfa 86)

Vaka 3

 

Çok hasta bir kızın ablası, durugörü yeteneğine sahip birinden beni görmesi yolunda bir mesaj almış. O da öyle yapmış, gecenin çok geç bir saatinde kapımı çaldı. Hikayesini anlattı. Kız kardeşinin çok hasta olduğunu, ateşinin yüksek olduğunu, doktorun onun hakkında endişe duyduğunu söyledi. Yakın bir sokakta oturduğu için ertesi sabah hastayı görmeye geleceğimi ve bu gece şifa dileğinde bulunacağımı ona vaat ettim.

Ertesi sabah evlerine gittiğimde, koridora ayak sesi gürültüsünü hafifletmek için hasır serilmişti. Perdeler hemen tamamıyla kapalı ve oda yarı karanlıktı. Ellerimi kızın alnına koydum ve ona kuvvet ve şifa ulaşmasını diledim. Bu bir Perşembe sabahı idi. Onu tedavi ederken iyi olacağı hakkında sezgisel bir bilgi aldım. Annesine o masumca halimle, hafta sonuna kadar ayağa kalkacağını umduğumu söyledim. Kehanetim gerçekleşti. Kızın ateşi düştü, o pazar günü oturup çay içebildi.

Hikaye orada bitmiyor çünkü o sırada bana onun tüberküloz olduğunu söylediler. Akciğerlerden birinde yara vardı ve ciğer söndürülmüştü. Ona, on beş günde bir hava veriliyordu. Ben bu rahatsızlıkları için şifaya devam ettim. Yara kapadı ve ona artık hava verilmesine lüzum kalmadı. Muayene olmak üzere, önceden tedavi edilmiş olduğu sanatoryuma gittiğinde, yaranın tamamıyla kapanmış olduğu görüldü. Bütün testleri negatif idi. Kendisine temiz raporu verildi. Daha sonra o, bir yıldan kısa bir zaman önce hasta olarak yatmakta olduğu sanatoryumda hemşire olarak görev aldı. Bu kız bir daha hiç hastalanmadı. Evlendi, geniş bir ailesi oldu ve bugün gayet sağlıklıdır. (Sayfa 14)

Not: Yazarın biyografisini hazırlamamızda çevirisiyle destekleyen değerli kardeşimiz ve şifa grubumuzun kıymetli üyesi Nurhan Beyazıt Gevrek’e teşekkür ederiz. Vaka örneklerinin alındığı kaynak ise aşağıda belirtilmiştir. Yazarın aşağıda belirtilen bu değerli eserini özenle Türkçeye çevirip Türk okurlarına kazandıran ve artık ruhun ışıklı mekanına geçmiş olan, ülkemizdeki ruhsallık çalışmalarına hizmet vermiş şifacı Jale Gizer Gürsoy hanımefendinin ruhsal varlığına da bu vesile ile teşekkürlerimizi sunarız. Kendisi 50’li yıllarda Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneğine katılmış, pek çok çeviriye imza atmış, özellikle Silver Birch isimli önemli ve yüksek bir ruhsal varlığın tebliğlerini dilimize kazandırarak büyük bir hizmeti gerçekleştirmiştir. Ayrıca 60’lı yılların başlarında Harry Edwards ve gurubuyla yazışarak ülkemizde pek çok insanın uzaktan şifa yoluyla iyileşmesine yardımları olmuştur. Zaten aydınlık olan varlığının yüce ışık ile dolmasını bütün kalbimizle dileriz.

 Jale Gizer Gürsoy ve eşi Oktay Gürsoy

 

 

Kaynak: Ruhsal Şifa Kitabı

Yazar: Harry Edwards

Çeviren: Jale Gizer Gürsoy

Sihap Yayınları, 1983

   
       

Sayfa başı