anasayfa hakkimizda linkler iletisim
   
   
   
SİTE PLANI
Şifa Nedir
Bireysel Hizmetler
Uygulamalar & Teknikler
Eğitimler
Psişik Korunma
Aura ve Enerji Alanı
Tamamlayıcı Yöntemler
Ruhsal Şifacılar
Yazılar
Kitaplar

MAİL GRUBU

 

mail grubumuza katılarak

etkinliklerden haberdar olabilirsiniz
Adınız :

E-Posta :

 



 

 


  

SAVAŞ ALANLARI VE KAYIP RUH PARÇALARI /  Marion Boon

  

      Size bazı resimler göstererek başlayacağım. Bu resmi 19 yy.da Japon bir sanatçı yapmış. Ben bir kopyasını getirdim. Bu bir samuray, bir savaşçı. Çok güçlü bir savaşçının, bir samurayın en büyük travması ne olabilir? Onun en büyük travması, ona en çok ihtiyaç duyulduğu zamanda kendi evinde olamamasıdır. Bunu bütün kültürlerde bulabilirsiniz. Askerler, kendi yaşadıkları yerlerde, köylerde, kasabalarda onlara en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda genelde başka yerde olurlar ve kendi kasabalarına bir şey olduğu zaman kendilerini asla affetmezler. Güçlü ve eğitimli bir savaşçı olarak size ihtiyaç duyulduğu anda orada olamamanız ruhunuz için çok güçlü bir travmadır. Bunu, sonraki nesillere, sonraki enkarnasyonlarınıza kendinizi değersiz hissederek taşıyabilirsiniz. Hatta sonraki enkarnasyonlarınızda bir aileye sahip olmadan kendinizi yalnız kalmaya mecbur tutabilirsiniz çünkü kendinizin değeri olmadığını düşünürsünüz.

 

 


 

İÇSEL FARKINDALIK VE DÖNÜŞÜM /  Reşat GÜNER

  

Ruhsal gelişimin ana temellerinden bir tanesi farkındalıktır. Temelde insan varlığının bir görünen yönü bir de görünmeyen tarafı var. Ve bunları inceleyen çeşitli disiplinler var. Bunlardan kısmı insanıniç, bir kısmı dış yapısını inceliyor. Genellikle içyapısını inceleyen bilime psikoloji adını veriyoruz. Fakat insanın içyapısını inceleyen çalışmalar sadece son yüzyılla sınırlı değil. İnsanlığın idraki, zihni, belli bir seviyeye geldikten sonra insanın içyapısını inceleyen disiplinlerin oluştuğunu görüyoruz. Özellikle doğudaki disiplinlere baktığımızda çok önemli bazı hakikatlere ulaşmışlar. Yogayı falan kastediyorum. Daha öncelerine dayanan pek çok öğreti var. Mesela şamanizme bakacak olursak 60 bin yıl öncesine uzanıyor.

Ancak geçtiğimiz yirmi, otuz sene içinde dünyada ilk defa olan bir şey var: İletişimin artmasıyla artık her şey elimizin altında. İnternette her tür bilgiye kestirme yoldan ulaşabiliyorsunuz. Daha öncesinde insanlar kendi yöresinde yaşayıp ölüyorlardı. Orada bir öğretiyle karşılaşırsa ondan nasiplenip yoluna devam ediyordu. Şimdi bütün kültürler parmaklarımızın ucunda; her kültürü inceleyebiliyoruz ve incelenebiliyoruz. Bu bize müthiş bir görüş imkânı sunuyor. Her şeyi masaya yayıp birbiriyle karşılaştırıp bir senteze varabilmek mümkün. Biz de organizasyon olarak geçtiğimiz yıllarda elimizden geldiğince böyle bir sentez yapmaya çalıştık. Ruhsallıkla ilgili ayağı yere sağlam basan birtakım bilgileri anlatmaya ve bunları paylaşmaya çalıştık. Bunu yaparken de hiçbir taraftan olmadık.

 

 


 

Değerli Okurlar,

 

BİLYAY Vakfı konferanslarını her Salı saat 19.30’da http://new.livestream.com/bilyay  bağlantısından canlı olarak izleyebilirsiniz.

 

İyi Seyirler. 

 


  

ENERJİ TIBBI VE ŞİFACILIK /  Fadime Çelik

  

Stanford Üniversitesi fizik mühendisliğinden 1992 yılında emekli olmuş olan ve kuantum fiziği alanındaki çalışmalarıyla da bilinen Prof. William Tiller, yıllar önce bir kehanette bulunur gibi “geleceğin tıbbı kontrol edilen enerji alanlarına dayalı olacaktır.” Demiş. Tiller’in bu sözü söylediği yıllarda geleneksel tıp tanı ve tedavi alanında bugün sahip olduğu biyomedikal cihazların pek çoğuna sahip değildi. Tanı koymak için kan analizi, röntgen gibi klasikleşmiş yöntemleri kullanmaktaydı. Oysa günümüzdeki tıp teknolojisi enerji alanlarını okuyan, noninvasif tarama teknolojileri diye tanımlanan yöntemleri de kullanmaya başlamıştır.  

Elbette ki bu yöntemlerin gelişmesi kuantum fiziğindeki gelişmelere bağlıdır. Kuantum fiziğinin madde ve enerjinin doğasıyla ilgili olarak ortaya koyduğu veriler biyomedikal mühendisliğinin de doğmasına neden olmuştur.

 

 

 


  

HAYATLAR ARASI HAYAT REGRESYONU II (SORULAR) /  Paul Aurand

  

Soru: Boşluk dediğiniz yeri biraz daha tanımlayabilir misiniz?

Yani bir an durma noktası gibi, sona gitmeden evvel durdukları bir yer o boşluk. Bazıları orayı sadece “beyaz ışık” olarak tanımlıyor. Başka hiçbir şey yok, sadece “beyaz ışık.” Ama aslında orası boşluk, hiçlik, yani hiçbir şeyin olmadığı yer ve tam olarak “ışığa” gitmeden önceki yer.

 

 


  

ÇAĞDAŞ ŞAMANİZİM VE GÜNÜMÜZ İÇİN KADİM YOLLAR /  Leo Rutherford

  

 

  

Geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim, sizi görmek çok güzel. Umarım anlamlı şeyler söylerim. Ülkenizde birkaç gün geçirmek çok güzeldi, sizin için yağmur özel ama benim için güneş. Bugün dünyadaki şamanların eski yollarından bahsedeceğim. Antropologlar şaman kelimesini Sibirya Tunguz’dan aldılar. Şamanlar “medicine will” uyguladılar, medicine aslında tam olarak şifa anlamına gelmiyor. Şamanlar bir çeşit rahipler gibiydi yani ruhun doktorlarıydı. İnsanlara, gruplara, kabilelere ruh olma konusunda yardım ediyorlar, ilham veriyorlardı. Onun tam tersi ruhsuzlaşma. İşte ruhsuzlaşmadan depresyon geliyor, dolayısıyla şamanların birinci görevi insanların yani bütün kabilenin ruhlarını yükseltmekti. İlham dolu, mutlu, neşeli olmalarını sağlamaktı. İlham dolu, mutlu, neşeli olmayanlarla da şifa çalışması yapmaktı. O günlerde şöyle bakılıyordu; eğer bir kişi bile duygusal olarak hastaysa, ruhsuzlaşmış veya depresifse bu şu demekti, tek kişi değil aslında bütün ailenin dengesi bozulmuştur. Ve bu aile de tabi ki köyün bir parçası. Dolayısıyla yapılan şifa çalışması herkes içindi. Çünkü kimse yalnız olmadığı için, herkes grubun bir parçası olduğu için yapılan şifa bütün grubu etkiliyordu. Dolayısıyla bütün grubun tekrardan ilham dolu hale gelmesi gerekiyordu.

Tabi bunu milyonlarca kişinin olduğu bir şehirde yapamazsınız. Şimdi insanların ilişkide olduğu kişilere bir grup olarak bakılırsa gruplar yaklaşık 150 kişilik. O nedenle bu günkü meslek grupları birkaça bölündü. Bir tanesi psikoterapi. Psiko, ruh demek, terapi doktrin demek ama psikoterapi’nin birçoğu duygular ve zihinle çalışır, ruhla çalışmaz. Peki, din ne kadar ruhsallık ve ruhla çalışır? Hepimiz biriz. Duygusal beden zihinsel ruh.

 

 


  

TEKRARDOĞUŞA HAZIRLIK VE HAYAT PLANI /  Hans Tendam

  

 

   Araştırmalarımızda klasik regresyon yaklaşımından farklı olarak hayatlar arasında geçen sürenin birkaç asır değil, birkaç yıl ya da birkaç on yıl olduğunu bulduk. Bazı varlıklar hayatlar arasındaki süreçte enkarne olması kaçınılmaz hale gelinceye kadar bekliyor. Bazıları, herkes enkarne mi oluyor, tamam, ben de olayım diyor. Bazıları da enkarne olmaya güvenli bir seyahat firması tarafından organize edilmiş bir seyahat gibi bakıyor. Rehberleri adeta nasıl bir seyahat istiyorsun? Bu senin için güzel olabilir, burada makul bir şey var şeklinde seçenekler gösteriyor ama seçeneklerden hangilerini alacağını enkarne olacak varlık seçiyor. Ancak bazı varlıkların enkarne olması için ikna edilmesi gerekiyor. Bazıları çok heyecanlı oluyor. Bazıları çok detaylı plan yapıyor ama birçok hayat planı kabataslak bir müsvedde gibidir. Yani şu gün şurada bunu yapacağım gibi detaylar yoktur. Varlık bir sonraki hayatını planlıyorsa hangi karmayı ve hangi darmayı alacağı konusunda da bir seçim yapabilir.

 

 


  

HAYATLAR ARASI HAYAT REGRESYONU /  Paul Aurand

 

Böyle bir grupla konuşmaya başladığımda önce soru sorarak başlıyorum. Aranızda “ölüme yakın deneyim” yaşayan, “öteki tarafı ziyaret eden” var mı? Evet, birden fazla el kalktığını görüyorum. “Siz ne deneyimlemiştiniz?” “Ameliyat sırasında tünel gibi bir şeyden beyaz bir ışığa gitmiştim.” Sizi anlıyorum, pek konuşmadığımız bir konu değil mi bu? “Evet.” Avustralya’da Sydney’de bir regresyon konferansındaydım. Bir kişiye regresyon yapıyordum, önce çocukluğuna, sonra anne karnına, sonra da doğmadan önceki ruh haline götürdüm. Doğmadan önceki ruh haline gitmeye ya da fiziksel bedenlenmeler arasındaki ruh olduğumuz zamana gitmeye “hayatlar arası hayat regresyonu” diyoruz.

 

 


 
   
       

Sayfa başı